Sayfalar

Translate

9 Ekim 2012 Salı

Ucuzcu Turizmi

"Ucuzcu Turizmi" Türkiye için artık kolay kolay düzeltilemeyecek bir hal almıştır. Türk turizmi, maalesef bu kaderi ile yaşamak zorundadır.
Bunun ana nedenleri şunlardır;

a) Turgut Özal tarafından 1980'li yıllarda (isabetle) başlatılan Turizm Teşvik Yasası'ndan, o tarihlerde olması gerektiği gibi, çoğunlukla, büyük müteahhitler (inşaat şirketleri) yararlandılar. Nitekim, bizzat hükümet bu şirketleri işin içine çekme gayreti gösterdi. Bunun iki makul sebebi vardı; birincisi kendi otellerini kendilerinin inşa edecek olmaları ve bundan da ayrıca menfaat sağlamaları, ikincisi ise, bu yatırımları yapabilmek için gerekli sermaye birikimine sahip olmaları. Buraya kadar her şey normal gözükse de, anormallik, bu kurumsallaşmamış inşaat şirketlerinin otelleri, erbaplarına bırakmayıp veya (daha da kötüsü) bırakmış gözükerek kendileri işletmeye kalkmaları ile oldu. Devlet tahsisli arazi sudan ucuz, otelin inşası, dayatılıp döşetilmesi de devlet destekli (malum subvansiyonlar), yani bizim kesemizden olunca bu şirketler, dev tesislere maliyetlerinin azami %50'sine sahip oluverdiler. Ve, ister istemez, fizibilitelerini de bu maliyetler üzerinden yaptılar. Kaldı ki, her ne kadar tesisler fiziki açıdan mükemmel olsalar da, işi bilmediklerinden işletmede ve kalitede çuvalladılar. Bu tesislerde personel devir hızı yılda %200 dolaylarındadır ve genel müdürler bile EN AZ senede bir değişmektedir. Bir genel Müdürün, esas performansının, çalışmaya başladığı seneyi takibeden yıllarda ölçülebileceği düşünüldüğünde işin ciddiyeti daha iyi ortaya çıkmaktadır. Böylece, bu tesislerde çalışan personelin, yöneticiler dahil, ücretleri de, kaliteleri de düşük olmaktadır. Bunun sonucunda da, global rakiplerine karşı, kalite arttırma yerine fiyat düşürme stratejisi izlemekten başka çareleri kalmamaktadır.

b) Ucuzlamanın ikinci nedeni ise yurdumuzdaki, YOZLAŞMIŞ "All Inclusive / Herşey Dahil" sistemidir. Düşünebiliyormusunuz, bir Rus'un günlük alkollü içki tüketimi dahi (eğer otel, kaçak değil de yasal içki servis ediyor ise!...) ödediği tüm ücretin üstüne çıkabilmektedir. Bu fiyata kalmayanı döverler!... Bunun sonucunda, dünyanın ne kadar rüküşü varsa tatil için Türkiye'ye gelmektedir!... Ayrıca, kaçak içki imalatı da, bu nedenle önlen(e)memektedir!... Haberlerde, "Kaçak rakı'nın otellere pazarlanmakta olduğu"na açıkça yer verilmekte fakat, doğal olarak bu otellerin isimleri ifşa edilmemektedir. Ancak, sizi temin ederim ki, kaçak içkileri alıp satmayan tesis sayısı bir elin parmak sayısından azdır. Aksi takdirde, yukarıda belirmiş olduğum nedenle, batarlar!... Bunun çözümü için, devletin, etkin olmaktan uzak baskınlar yapmasından çok, 10 TL'ye mal olup, satılıp kar da edilebilen rakı'nın üzerindeki 50.- TL'lik %400'lük vergi yükünü hafifletmesidir!...Hepimiz biliyoruz ki devletimiz bunu yapmaya hiçbir zaman yanaşmaz, yanaşamaz!... O zaman da bu kaçak içki üretimi sürer gider; "tavşana kaç, tilkiye tut..." senaryosu gereği!...

c) Ucuzlamanın üçüncü nedeni ise, fırsatçı "Tur Operatörleri"dir. Malumunuz, tur operatörleri, seyahat acentelerinin ağa babaları, toptancılarıdırlar. Bunlar, her sene, en geç Eylül ayında, bir sonraki sene için otellerimizi birbirlerine düşürüp inanılmaz düşük fiyatlarla büyük çapta anlaşmalar imzalarlar. Otellerin bize bu kadar pahalı iken yabancı turiste bu kadar ucuz satılmasının nedeni budur. Tanıdığım bazı uyanık vatandaşlarımız bu nedenle rezervasyonlarını yurt dışı acenteler kanalı ile yaptırıp, otellerde bu süper avantajlı fiyatlarla tatil yapmaktadır. Ayrıca, siz çok iyi bilirsiniz, pazarlama'nın ana kurallarından birisidir; bir ürünün fiyatını ucuzlatmak kolay, o fiyatı tekrar yukarı çekmek ise çok zor, hatta imkansızdır!... Dünya turizm pazarında bu ürünün ismi "Türkiye Turizmi"dir, maalesef!...

Bu aksaklıkları düzeltecek olan kurum, şüphesiz Turizm Bakanlığı'dır. Gelin görün ki onu kim düzeltsin!...