Sayfalar

Translate

18 Aralık 2012 Salı

Seve seve genel sağlık sigortası

Genel sağlık sigortası uygulamasından birçok kişi rahatsız.Rahatsız olanların en başında da işsiz kesim geliyor.Çünkü çalışmadığı halde bir geliri olmadığı halde seve seve genel sağlık kapsamına alınıyor ve prim ödemek zorunda kalıyor.Eğer bir işiniz var ise sorun yok.Ama bir işiniz yoksa ayvayı yediniz.İşten ayrıldıktan sonra bir süre devletin sağlamış olduğu sağlık hizmetinden faydalanıyorsunuz.Bu süre bittikten sonra devreye genel sağlık sigortası giriyor.Bundan faydalanmak içinde yapacağınız şey gidip gelir testi yaptırmak.Bu testide kaymakamlıklarda bulunan sosyal yardımlaşma vakıfları yapıyor.Ancak bu işlem için gittiğinizde size bir form veriliyor ve bu formu doldurup görevliye veriyorsunuz o kadar.Normalde form verildikten sonra belirttiğiniz ikametgah adresinize görevliler gelip tespit yapıyor.Ancak bu zamana kadar internette ve etrafımızda görevlilerin gelip gelir tespiti yaptığı görülmemiştir.İşin ilginç yanı sizin geliriniz olmasa dahi aynı ikametgah adresinde yaşayan insanların gelirleri üzerinden prim hesaplaması yapılması.İkametgah adresinizdeki insanlarla yaşamasanız dahi gelen para,taşınır taşınmaz mallar dikkate alınıyor.Bir nevi mal beyanında bulunuyorsunuz.Gelir testi yaptırmam derseniz SGK sizin yerinize reesen tescil yapıp borçlandırıyor.Bu borçtan haberiniz yoksa hiç ummadığınız bir anda bir yerde karşınıza çıkabiliyor.Hatta SGK bu borcu elektronik haciz  yöntemi ile alabiliyor.Yani bir banka hesabınızda para varsa borcu buradan haciz yolu ile alabiliyor kendi hesabına geçebiliyor.
Sistem çok güzel işliyor (!) SGK hesabınız Ziraat bankası yolu ile tahsil ediyor Ziraat bankasıda arada komisyonunu alıyor olan her zamanki gibi gariban işsize oluyor.
Ödenen primlerde kafa karıştırıyor.İnternette araştırma yaparsanız bir çok komik durumlarla karşılaşabilirsiniz.Mesela lüks jiplere binip trilyonlarla oynayanlar aylık 35 TL prim öderken beş parasız gezen bir kişi 212 TL prim ödemeye mahkum edilebiliyor.
Devlet bizden 35 TL ile 212 TL arasında genel sağlık sigortası primi alırken özel sağlık sigortaları 5-10-15 TL gibi aylık primlerle sigortalı yapıyor bu da gerçekten tartışılması gereken bir konu.Devlet özel hastanelerde belirli tedavileri karşılarken özel sağlık sigortaları bir çok tedaviyi karşılayabiliyor.
Diğer bir konu ise SGK ve sosyal yardımlaşma vakfında çalışan memurlar konu hakkında yeterince bilgi vermiyorlar veremiyorlar.Tek yaptıkları başvuruları almak.
Çok insanın canını yakan ve yakacak olan bu sistem tekrar gözden geçirilmeli ve Devletin kendi insanına vermiş olduğu gerçek değer gösterilmelidir.Umarız bu sistemden tez zamanda vazgeçilir.
Genel sağlık sigortası borcunuzu öğrenmek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://sgk.ziraatbank.com.tr

9 Ekim 2012 Salı

APTALSANIZ…

Herkes dört dörtlük yöneticiye denk gelecek kadar şanslı değildir. Ne yazık ki, bulunduğu makama bilgi, tecrübe ve emeğiyle, ehliyeti sayesinde gelmemiş pek çok yönetici var. Bunlar, kifayetsiz oldukları için, sadece ‘emir kulları’ ile çalışmak isterler. Yani ‘doğru yere doğru adam’ değil, verilen kararın yanlış olduğunu bilse de ‘Aman efendim gene ne kadar güzel düşünmüşsünüz’ diye verilen işi yapar gibi yapacak adam isterler. Kendisi yapmayacak zaten de, altındaki ‘isimsiz kifayetlilere yaptıracak adama. Bu tür yöneticiler, ayrıca, buldukları (tabiat-ıyla kendilerinden de kifayetsiz) bu emir kulunun işini yapmasına zaten izin vermezler. Her şeye karışır, sürekli müdahale eder, yol boyu kırk kere karar değiştirirler; en büyük tutarlılıkları tutarsızlıklarıdır. Ama bu, emir kulunu hiç rahatsız etmez, aksine işine gelir: Zaten kifayetsiz, korkak ve inisiyatif kullanmaktan acizdir. Sadece verilen emri yerine getirmekle yetinince, riske girmemiş olur. Verilen yanlış karar, yapılan yanlış uygulama (ki doğrusu nadirdir) cortlayınca da, kabahat yöneticide yahut da sadece talimatları yerine getiren emir kulunda olacak değil ya, ortaklaşa suçu yıkacak bir günah keçisi bulunuverir. Kifayetsiz yardımcı zaten yalan söylemeye, kifayetsiz yönetici de dinlemeye hazır ve alışıktır. Etrafını bu tür yala... pardon yardımcılarla dolduran yönetici, giderek, bırakın eleştirmeyi ‘tak deyince şak diye’ yapmayanlara tahammül edemez hale gelir. Eğer siz aptalsanız... Yani şirketin çıkarını gözetiyorum sanarak, yanlış karar ve uygulamaları alkışlamıyorsanız; koltuğunuzu korumanın ve terfi almanın yolunun işinin ehli olmaktan, işini hakkını vererek yapmaktan geçtiğini sanıyorsanız; sonunda benim kıymetim bilinir diye düşünecek kadar safsanız şansınız yok demektir. Emir kulları sizi bir tehdit olarak algılayacaklar ve sizi, (sizin ulaşamadığınız ama onların sürekli beynini yıkadıkları) yöneticiye sinsi ve planlı bir şekilde gammazlayacaklardır. Bir müddet sonra, etrafındaki bu yalancı halkasıyla gerçeklerden kopmuş olan yönetici, duyduklarına inanmaya başlar. İnanmasa bile, acilen bir günah keçisi bulunması gerektiğinin o da farkındadır. Bu arada, yıldızınızın söndüğünü, ağır ağır kara deliğe dönüştüğünü anlamak kolaydır: Emir kullarının size karşı tutumlarına dikkat edin! Düne kadar, yani patron nezdinde itibarınız yerinde iken, ne olur ne olmaz diye, etrafınızda pervane olup yüzünüze gülen, sırtınızı sıvazlayanlar, odanıza uğramamaya, asansörde konuşmamak için cep telefonuyla oynamaya, koridorda sizi görmemiş gibi yapmaya, toplantılarda sizden uzak durmaya başladı mı... bilin ki tanrı katında rüzgar aleyhinize esmeye başlamış demektir. Eğer siz çok aptalsanız, yani büyük bir istikrarla verilen yanlış kararları eleştirmeyi bir hak, hakkın ötesinde, şirketin çıkarları gereği göreviniz zannediyorsanız; Doğru bildiğinizi söylemeyi, dürüstlüğü marifet addetmeye devam ediyorsanız; Yani, kendi çıkarlarınıza ters düştüğünü bile bile, işin gereğidir, şirketimin menfaatidir diye yöneticinizle ters düşmeyi göze alıyorsanız; Hasılı (çok haklı olsanız da) şirketin çıkarını patrona karşı savunacak kadar akılsızsanız... Hiiiç ağlamayın! Ben de patron olsam, kendi çıkarını bile kollayamayan adamla çalışmam.

İŞE GELMEYEN TAZMİNAT ÖDEYECEK

Yeni Borçlar Kanunu işe başlamayan veya aniden işten ayrılan işçinin patrona tazminat ödeme yükümlülüğünü getirmiştir.Buna göre işçi, haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya aniden işi bıraktığı takdirde işveren, aylık ücretin dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına sahip olacak. İşverenin, ayrıca ek zararlarının giderilmesini isteme hakkı da var. İşveren zarara uğramamışsa veya uğradığı zarar işçinin aylık ücretinin dörtte birinden az ise, hakim tazminatı indirebilecek.

Tazminat isteme hakkı takas yoluyla sona ermemişse işveren, işçinin işe başlamamasından veya işi bırakmasından başlayarak otuz gün içinde, dava veya takip yoluyla bu hakkını kullanması gerekiyor. Aksi takdirde, tazminat isteme hakkı düşüyor(Borçlar Kanunu 439.madde). Haklı bir sebep olmadan işe gelmemeye karar verme sürecinde olan işçilerin iyi düşünmeleri gerekiyor.

Ucuzcu Turizmi

"Ucuzcu Turizmi" Türkiye için artık kolay kolay düzeltilemeyecek bir hal almıştır. Türk turizmi, maalesef bu kaderi ile yaşamak zorundadır.
Bunun ana nedenleri şunlardır;

a) Turgut Özal tarafından 1980'li yıllarda (isabetle) başlatılan Turizm Teşvik Yasası'ndan, o tarihlerde olması gerektiği gibi, çoğunlukla, büyük müteahhitler (inşaat şirketleri) yararlandılar. Nitekim, bizzat hükümet bu şirketleri işin içine çekme gayreti gösterdi. Bunun iki makul sebebi vardı; birincisi kendi otellerini kendilerinin inşa edecek olmaları ve bundan da ayrıca menfaat sağlamaları, ikincisi ise, bu yatırımları yapabilmek için gerekli sermaye birikimine sahip olmaları. Buraya kadar her şey normal gözükse de, anormallik, bu kurumsallaşmamış inşaat şirketlerinin otelleri, erbaplarına bırakmayıp veya (daha da kötüsü) bırakmış gözükerek kendileri işletmeye kalkmaları ile oldu. Devlet tahsisli arazi sudan ucuz, otelin inşası, dayatılıp döşetilmesi de devlet destekli (malum subvansiyonlar), yani bizim kesemizden olunca bu şirketler, dev tesislere maliyetlerinin azami %50'sine sahip oluverdiler. Ve, ister istemez, fizibilitelerini de bu maliyetler üzerinden yaptılar. Kaldı ki, her ne kadar tesisler fiziki açıdan mükemmel olsalar da, işi bilmediklerinden işletmede ve kalitede çuvalladılar. Bu tesislerde personel devir hızı yılda %200 dolaylarındadır ve genel müdürler bile EN AZ senede bir değişmektedir. Bir genel Müdürün, esas performansının, çalışmaya başladığı seneyi takibeden yıllarda ölçülebileceği düşünüldüğünde işin ciddiyeti daha iyi ortaya çıkmaktadır. Böylece, bu tesislerde çalışan personelin, yöneticiler dahil, ücretleri de, kaliteleri de düşük olmaktadır. Bunun sonucunda da, global rakiplerine karşı, kalite arttırma yerine fiyat düşürme stratejisi izlemekten başka çareleri kalmamaktadır.

b) Ucuzlamanın ikinci nedeni ise yurdumuzdaki, YOZLAŞMIŞ "All Inclusive / Herşey Dahil" sistemidir. Düşünebiliyormusunuz, bir Rus'un günlük alkollü içki tüketimi dahi (eğer otel, kaçak değil de yasal içki servis ediyor ise!...) ödediği tüm ücretin üstüne çıkabilmektedir. Bu fiyata kalmayanı döverler!... Bunun sonucunda, dünyanın ne kadar rüküşü varsa tatil için Türkiye'ye gelmektedir!... Ayrıca, kaçak içki imalatı da, bu nedenle önlen(e)memektedir!... Haberlerde, "Kaçak rakı'nın otellere pazarlanmakta olduğu"na açıkça yer verilmekte fakat, doğal olarak bu otellerin isimleri ifşa edilmemektedir. Ancak, sizi temin ederim ki, kaçak içkileri alıp satmayan tesis sayısı bir elin parmak sayısından azdır. Aksi takdirde, yukarıda belirmiş olduğum nedenle, batarlar!... Bunun çözümü için, devletin, etkin olmaktan uzak baskınlar yapmasından çok, 10 TL'ye mal olup, satılıp kar da edilebilen rakı'nın üzerindeki 50.- TL'lik %400'lük vergi yükünü hafifletmesidir!...Hepimiz biliyoruz ki devletimiz bunu yapmaya hiçbir zaman yanaşmaz, yanaşamaz!... O zaman da bu kaçak içki üretimi sürer gider; "tavşana kaç, tilkiye tut..." senaryosu gereği!...

c) Ucuzlamanın üçüncü nedeni ise, fırsatçı "Tur Operatörleri"dir. Malumunuz, tur operatörleri, seyahat acentelerinin ağa babaları, toptancılarıdırlar. Bunlar, her sene, en geç Eylül ayında, bir sonraki sene için otellerimizi birbirlerine düşürüp inanılmaz düşük fiyatlarla büyük çapta anlaşmalar imzalarlar. Otellerin bize bu kadar pahalı iken yabancı turiste bu kadar ucuz satılmasının nedeni budur. Tanıdığım bazı uyanık vatandaşlarımız bu nedenle rezervasyonlarını yurt dışı acenteler kanalı ile yaptırıp, otellerde bu süper avantajlı fiyatlarla tatil yapmaktadır. Ayrıca, siz çok iyi bilirsiniz, pazarlama'nın ana kurallarından birisidir; bir ürünün fiyatını ucuzlatmak kolay, o fiyatı tekrar yukarı çekmek ise çok zor, hatta imkansızdır!... Dünya turizm pazarında bu ürünün ismi "Türkiye Turizmi"dir, maalesef!...

Bu aksaklıkları düzeltecek olan kurum, şüphesiz Turizm Bakanlığı'dır. Gelin görün ki onu kim düzeltsin!...

2 Ekim 2012 Salı

BAŞARI VE MOTİVASYON

Motivasyon oluşturmanın en etkili yolu çıtayı yüksek tutmaktır. Büyük hedeflere ulaşmanın yolu da büyük 
amaçları küçük adımlara bölmek ve her gün bir adımını gerçekleştirmektir. Başardığınız her adım, yaptığınız 
her ilerleme bir sonraki ilerleme için gerekli olan güven ve isteği oluşturacaktır. Siz kalkın ve yürüyün, 
gölgeniz arkanızdan yürüyecektir.

Başarıda ilk adım kadar son adımda önemlidir. Bir çok kişi son bir adım daha atmadıkları için başarıya
ulaşamamıştır. Herkesin yaptığının bir fazlasını yapan şampiyon olur. yüzlerce yarış atı var, fakat şöhrete
ulaşanlar diğerlerinden birkaç saniye daha hızlı koşanlardır.

Eğer “büyük düşünerek” Mercedes sahibi olmayı istemiş ancak bir Renault Spring sahibi olmuşsanız
üzülmeyin. Eğer Mercedesi hedeflemeseydiniz muhtemelen bu kadar sürede Renault’da alamazdınız. Büyük
düşünmeyi bilmek kadar küçük de olsa başarılara sevinmeyi bilmek de önemlidir.

Unutmayın hiçbir şey başarı hissi kadar insanı kavgaya hazır hale getirmez… “Düşmanınız sizden küçükse
onu affedin büyükse mücadele edin. Seçtiğiniz düşman-rakip kadar büyüyebilirsiniz.

25 Eylül 2012 Salı

Otel çalışanlarının terfi alması

Bir otel çalışanı ne zaman ve nasıl terfi alır? Terfi almak otellerin kendi prosedür ve yönetmeliğine göre değişen bir olaydır.Yani otellerde farklı uygulamalar görülebilir.Ancak çoğu otelde terfi ile ilgili işleyiş aynıdır.Yeni sezon başlangıcında kadrolu olarak çalışan personele departman içerisindeki veya otel içerisindeki boş pozisyonlara göre terfi verilir.Tabi terfi verilirken yöneticiler personelle ilgili birçok kriterlere dikkat ederler.Bu kriterlerin bazıları personelin yıl içerisinde veya çalıştığı dönemler içerisinde göstermiş olduğu performansları büyük önem taşır.Bu performanslar insan kaynakları tarafında yıl sonunda tüm departmanlar için uygulanan performans değerlendirme anketleri ile ölçülür ve hesaplanır.Bu anketlerin yanı sıra departman içi yöneticilerinde terfi konusundaki değerlendirmeleride önemlidir.
İşte tüm bu kriterler değerlendirilerek otel çalışanına terfi verilir ve otel çalışanı yeni sezona yeni bir görevle başlar.Daha önce de söylediğimiz gibi bir çok otel de terfi ile ilgili işleyiş üç aşağı beş yukarı bu şekildedir.
Ancak bazı işletmelerde ise durum böyle olmayabiliyor.Şimdi hakkıyla terfi almış arkadaşları tenzih ederek terfi ile ilgili bir kaç şey daha yazmak istiyorum.
Bazı otellerde ise terfi alma durumu gündeme geldiğinde bazı yöneticiler her nedense çalışanın bilgisine,tecrübesine vb. konulara dikkat etmeden çok rahat terfi verebilmekteler.Terfi alan kişiye bakıyorsunuz kendinizle veya aynı pozisyondaki insanlarla kıyaslıyorsunuz ve gülmeye,dalga geçmeye başlıyorsunuz.Çünkü terfi alan kişinin en iyi yapabildiği tek şey yalakalık ve pohpohçuluk.Ne kadar performans değerlendirmen yüksek olursa olsun,ne kadar iyi işi bilirsen bil yalakalık ve pohpohçuluk yapmazsan terfi alamazsın yerinde sayarsın.Hele sesin soluğunda çıkmıyorsa işe gider gelir emekli olursun.
Terfi konusunda en şansız departmanlardan biri güvenlik departmanıdır.Yıllarca bir otel de güvenlik görevlisi olarak çalışabilirsiniz eğer çok iyi bir şansınız,adamınız yoksa güvenlik görevlisinden öteye bir terfi alamazsınız alsanızda bu güvenlik şefliği veya vardiya amirliğinden öteye geçmez.Yani biraz zor güvenlik müdürü olursunuz.Çünkü otellerde genellikle asker ve polis emeklisi olanlar güvenlik müdürü olarak kabul ediliyor.Turizmin içinden gelmiş turizmi bilen bir güvenlik görevlisi çok zor güvenlik müdürü olabiliyor.Turizmi bilmeyen ,ilk defa bu göreve gelen güvenlik müdürlerinin de verimli olup olmadığıda  ayrı bir tartışma konusu.
Uzun lafın kısası iyi takla atıyorsan,iyi yalakalık yapıyorsan yeni sezona yeni bir pozisyonda yeni bir maaşla başlayabilirsin.Hakkıyla terfi alanları tekrar tenzih ediyoruz !!!!

13 Eylül 2012 Perşembe

Oda kasaları - safe box

Oda kasalarının otel çalışanları ile ne ilgisi var diyebilirsiniz.Aslında çok fazla ilgisi var.Bir otelde konaklayan misafir için son derece önemli olan kasa çalışanlar içinde önemlidir.Rahat ve huzurlu bir tatil yapmak isteyen otel misafirleri değerleri eşyalarını zaman zaman kaybedip otele kabuslar yaşatabilmektedir.Sorun çözülene kadar ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir.Bizim için önemli olmayacak bir küçücük eşya misafir için paha biçilmez bir eşyaya dönüşebilir ve bulunana kadar ortalık karışır.Bu süreçte oda ile ilgisi olan personel zan altında kalır.
Her ne hikmetse çoğu misafir odasında bulunan ve ücretsiz olan kasaları kullanmak istemezler.Yüzük,kolye,küpe gibi eşyalarını gelişi güzel ortalıkta bırakırlar hele bu eşyaları çıkardıkları esnada alkol almışlarsa çıkardıkları yeri hatırlamazlar ve ilk iş resepsiyona inerek eşyasının çalındığını söylemektir.Bundan sonra sorgu sual işi başlar.Bir yandan misafirler görüşülür,bir yandan odaya giren çıkan personelle görüşülür.Çoğunlukla bu tip kayıplarda eşya ya çarşaflara karışmıştır ya yatak vs. altında veya misafirin çanta bavul gibi eşyaları içinde çıkar.Halbuki misafir odaya ilk girişinde kendisine verilen infoda belirtildiği üzere kasayı kullansa sorun çıkmaz.
Bu tür tatsız olaylarla karşılaşmamak için özellikle odanın temizliğinden sorumlu kat görevlisi personelin çok dikkatli olması gerekir.Kesinlikle ve kesinlikle açıkta duran ve misafire ait olan hiçbir değerli eşyaya dokunmamalı yerini değiştirmemeli.İçi dolu,kapağı açık bırakılmış kasayı şeflerine bildirmeli,şeflerde bu bilgiyi halkla ilişkiler bölümü ile paylaşıp misafirin uygun bir şekilde uyarılması sağlanmalı.
Yapılan tatilin tadının kaçmaması için misafirler olarak değerli eşyalarımızı odalarda bulunan kasalara-safe box  koymalı ve burada muhafaza etmeliyiz,otel çalışan olarak da kesinlikle ve kesinlikle misafire ait değerli veya değersiz eşyaya misafirin bilgisi dışında dokunmamalı,açıkta bırakılan eşya,kapağı kapatılmamış kasayı gereken yerlere bildirmeliyiz

9 Eylül 2012 Pazar

Otel Çalışanının Tatili olur mu ?

Otel Çalışanının tatili olmaz.Neden olmaz ? Çünkü herkes tatil yaparken tek çalışan kişi o'dur da ondan olmaz.Otel çalışanları için Antalya bölgesinde iseler sezon mart ayı sonu gibi başlar ve yüksek sezon denilen haziran,temmuz,ağustos aylarında tempo iyice yükselir,eylül ayından sonra doluluk oranları azalmaya başlar.
Kasım ayı geldiğinde bir çok otel tadilat bahanesi ile tesisleri mart ayına kadar kapatır.12 ay açık olduğunu idda eden otellerde ise personelin tatili başlar.Tatil ama ne tatil kimini ücretsiz izine gönderirler kimini askıya alırlar kiminide yıllık izine gönderirler.İzine çıkan personel sevinir geride kalan ise isyanlardadır.Çünkü kış sezonunda açık olan oteller kış kadrosunu düşük tuttukları için tatile (izine) gönderdikleri personelin yerini doldurmak için ellerindeki mevcut kadroya fazla mesai yaptırırlar.Normal sezonda haftada 2 gün fazla mesai yapıyorsanız,bu fazla mesai haftada 3-4 günü bulabilir.Tatile giden arkadaşınız geri döner sonra siz çıkarsanız kış günü tatile :) İşin diğer bir garip yönü ise içeride alacağınız olan yıllık izinleriniz pek verilmek istenmez ama bunun yerine ücretsiz derseniz personel müdürünün gözleri ışıl ışıl parıldar.
Personel müdürlerinin personeline izin kullandırma üzerine geliştirdikleri birçok formülleri vardır.Her sezon sonu başka formüller üreterek genel müdürlerinin onayına sunarlar.Çok ilginç olan bu formüller personel içerisinde hayranlıkla izlenir söyleyecek laf bulamazlar.Tabi bu kadar formül içerisinde bir çok alacak izininiz tırpan yiyebilir.Bir süre sonra kendi saydığınız alacak izinlerinizi bile şaşırırsınız.Her sezon sonunda bir alacak izin listesi açıklanır ve bu listede yazan rakama göre izine gönderilirsiniz.Ancak her ne hikmetse kağıtda yazan alacak izininizin asla tamamını kullanamazsınız.50 gün yazıyorsa 5 güne gidersiniz üzerini istediğiniz kadar ücretsiz izinle tamamlarsınız.
Bayramlar da seyranlarda asla izin kullanamazsınız.Turizmcinin bugünlerde izin kullanması olmaz.Ancak çalışma programını yazan şefiniz yada müdürünüzle aranız iyi ise uzun bayramlarda 1 gün haftalık izininizi sıkıştırırlar.Siz izin yazıldı diye sevinirken izininizin başlayacağı akşam bir telefonla izin iptal olur tüm hevesiniz kursağınızda kalır.
Sezon sonu çıktığınız 10-15 günlük izinlerden hiçbirşey anlamazsınız çünkü yapacak bişey bulamazsınız.Paranız varsa ki otel çalışanlarının maaşları malum bir yerlere gezmeye gidersiniz yoksa evde vakit geçirirsiniz.Tatili en iyi askıya gönderilenler yapar.Çünkü vakitleri çoktur işbaşı yapacakları güne epey bir zaman vardır.Gerçi askıya alınan personel geçimini sağlamak için çalışmak zorunda olduğu için onlarda tatil yapamaz.
Uzun lafın kısası turizm sektöründe çalışan tatil yapamaz,yapsada hiç birşey anlamaz.

1 Eylül 2012 Cumartesi

İş bulmak ve işe girmek

Bir otelde çalışıyorsunuz eğer kadrolu değilseniz sezon sonunda ya işten çıkacaksınız ya askıya alınacaksınız yada ücretsiz izine gönderileceksiniz.Her sezon yaşanılan ve artık tüm turizm sektöründe doğal olarak yaşanan bu süreçler çalışan insanları bazen sıkıntıya düşürmektedir.Siz ne kadar kalifiyeli bir elemanda olsanız   özel sektörün getirdiği yukarıda saydığımız askı,ücretsiz izin gibi faktörlerle sezon sonunda işsiz kalabiliyorsunuz.Yaz ve kış kadrolarını hesaplayan işverenler çalışanı düşünmeden çok kolay karar verip uygulayabiliyorlar.Sırtında birçok kamburla yaşamak zorunda olan çalışanlarda mecburen sisteme ayak uydurmak zorunda kalıyorlar.
Personel sirkülasyonunun fazla olduğu bir sistemde iş bulmakta o kadar kolay olmuyor bazen.Her yerde olduğu gibi mutlaka ama mutlaka torpil unsuru öne çıkıyor.Adamınız yoksa geçici olarak iş bulabilirsiniz,sezon sonu akibetiniz bellidir.Eğer adamınız var ise tecrübe,bilgi birikimi gibi değerlere sahip olmanız gerekmiyor nasıl olsa işe girdikten sonra birilerinin sırtından işinizi götürebilirsiniz.
Her türlü ahlaksızlığın normal olarak görüldüğü bir sistemde dürüst bir çalışan olarak iş bulmanız gerçekten çok zordur.Kendi alanızla ilgili bir işi layıkı ile yapabileceğinize eminsinizdir ve kendinize güveniniz tamdır ancak görüşmeye gittiğiniz işyeri sizi daha denemeden hakkınızda kararı verir biz sizi arayacağız diyip yollarlar.Ama adamın varsa bir üst pozisyonda bile işe başlayabilirsiniz.
Bazı işyerlerinde işe göre adam aramazlar adama göre iş ararlar.Türkiye'nin bir acı gerçeği olan bu düzen nedeni ile yıllardır hiç sektörde bir yere gelemiyoruz.
Otel çalışanları içerisinde de adama göre ayarlanmış işlerde çalışan kişiler bol miktarda mevcuttur.Bu nedenle yıllarını bu mesleğe vermiş insanlar tepeden inme iş bilgisi ve tecrübesi olmayan insanlar nedeni ile mesleklerinden soğumaktadırlar.Tepeden inme insanlardan oluşan çalışanların bulunduğu ortamda dalkavuklar,yalakalar ve kendini kaf dağının tepesinde gören bir çok insan türü meydana gelmektedir,zevkle ve heyecanla çalıştığınız ortam bir anda çekilmez dedikodu yuvası olan bir yer haline gelir ve evden işe gitmek için çıktığınızda ayaklarınız geri geri adım atmaya başlar iş artık zulüme döner.
İş bulmak ve çalışmak gün geçtikçe zorlaşmakta.İşsiz sayısı artıkça işyerlerinde kalite düştükçe işe girmekte bunlara paralel olarak zorlaşmakta.Artık hiç kimse iş tecrübesine bakmaz oldu adamın var mı var gerisi kolay.
Turizm çalışanlarının işi gerçekten zor.Her geçen günde zorlaşıyor.İş bulma sitelerinde her geçen gün sayılar artıyor.Allah yardımcıları olsun :)
Boş zamanlarınızda iş bulma sitelerine bir göz atın acı tabloyu görün.Ayrıca bazen çok değişik ilanlara şahit olup biraz tebessüm edebilirsiniz :)

24 Ağustos 2012 Cuma

Otel misafirleri ile otel çalışanları arası ilişkiler

Otel çalışanları olarak otelinizde konaklayan misafirlerle işiniz gereği her zaman iyi ilişkiler içerisinde olmanız gerekiyor.Bu ilişkilerin ne düzeyde ve nasıl olması gerektiği otel yönetimi tarafından verilen eğitimlerle,yayınlanan talimat ve prosedürlerle personele öğretilir.Amaç kaliteli bir hizmet vermek olduğu için misafir ve personel arası ilişkiler otel açısından büyük önem taşır.
Otel çalışanı olarak misafirlerle olan ilişkilerde mutlaka otel yönetiminin istediği doğrultularda iletişimde olmak gerekir.Aksi takdirde başta personel olmak üzere otel yönetimi çeşitli olumsuzluklarla karşılaşabilir ve zarar görebilir.
Misafirle birebir diyalog içerisinde olan personeller tüm hareket,davranış ve konuşmalarına dikkat etmelidir.Asla misafirle laubali hareket ve konuşmalar yapılmamalıdır.Otel içerisinde gelişen olumsuz olaylar gibi misafirlerin duymaması gereken olaylar misafirlerle paylaşılmamalı ,yorum yapılmamalı.
Bazı misafirler kendilerine hizmet veren personelle çok yakın ilişkiler kurarlar hatta bir sonraki tatillerinde bile sırf bu personeller için aynı oteli seçerler.Otelden ayrıldıklarında bile bu personellerle görüşmeye devam ederler.Çoğu zaman bu ilişkiler çok iyi yönde otel için etkili ve faydalı olur ve misafir sürekli aynı oteli tercih eder.
Personeller millet olarak bazı misafirleri pek sevmezler.Rus,İsrail,Belçika ve Türk misafirler sevilmeyen misafirler içerisinde yer alır.Elbetdeki  bu misafirler içerisinde iyi olanları var.Ancak genel olarak otellerde meydana gelen olaylara bakıldığında bu milletlerden olan misafirler ön sıralarda yer alır.Personel her ne kadar ön yargılı davranmak istemesede mutlaka içinde bir yargı vardır.Bu yargı belli edilmez ancak en ufak bir olayda ortaya çıkar.
Peki bir personel bir olumsuzluk karşısında ne yapması gerekir,gerçi bu durum tüm otellerde eğitim olarak personele verilmektedir.Birde kısaca biz söyleyelim.
Bir olumsuzluk anında personel kesinlikle misafir ile tartışmaya girmemeli,olayı bir üst amirine bildirmeli ve olayı onlara tüm yönleri ile anlatmalı,gerekirse amirleri tarafından görev yeri değiştirilmeli ve olay amirleri tarafından çözülmeli.Yaşanan olumsuzluktan sonra misafirle karşılaşılırsa kesinlikle tavır alınmamalı,güler yüzlü olmalı ve selam verilmeli.
Ürünü hizmet hammaddesi insan olan bir sektörde daima anlayışlı,güleryüzlü , işini doğru ve dürüst bir şekilde yapan bir personel olmalıyız ki kazanan daima biz olmalıyız.

21 Ağustos 2012 Salı

DİNLEYİCİ OLMAK

Dinlemek başkaları ile iletişim kurmak için gerken en temel yetenektir.

İyi bir dinleyici olmanın faydaları
Karşınızdaki insana değer verdiğinizi ve onu anladığınızı gösterir. Böylece insanlar sizinle
konuşmaktan mutluluk duyarlar ve size daha fazla açılmaya başlarlar.
Karşınızdaki sizin onu olduğu gibi kabul ettiğinizi ve daha özel konulara girmek isterse
güvenebileceğini hisseder.
Kendini güvende hisseden kişi derinlerde yatan duygularını anlatabilir, bu duyguların
nedenlerinden bahsedebilir ve alternatif seçeneklerini paylaşarak kendi iç dünyasını keşfedebilir.
Dolayısıyla iyi bir dinleyici olmak karşınızdaki kişiye iyileştirici bir etki yapar.
Başka insanlara karşı duyduğumuz rahatsızlıkları ve gerginliği azaltır, çünkü bu yolla insanları
daha iyi anlamaya başlarız. Anlamak ise affetmek demektir.
Ayrıca başka insanlar hakkındaki yargılarımızı azaltır çünkü başka insanların yaşamlarının
gerçekten nasıl olduğunu gerçekçi olarak keşfetme imkan sağlar.
Daha anlamlı, daha yardımcı ve daha yakın arkadaşlıklar kurulmasını sağlar.

17 Ağustos 2012 Cuma

KURUMLARDA TORPİL

Kurumlarda torpil olayını irdelediğimizde, çok ileriye gitmeye gerek kalmadan kelimenin anlamına bakmak yeterli olmaktadır:

Torpil : Torpedo 
Torpil, özellikle deniz muharebelerinde, rakip gemileri batırmak amacı ile, su altından gönderilen güdümlü bombaya verilen isim.

Bir şirkette yapıldığı zaman ise, çoğu kez benzer şekilde zararlı olabiliyor ; tek farkla : düşmana değil, doğrudan ilgili taraflara ve kendi şirketine zarar veriyor. Dolayısı ile, düşmana yarar sağlıyor da denebilir.

Su altından gönderiliyor olması ise ilginç bir analoji daha oluşturmaktadır: Şirketlerdeki torpiller de gizlice yapılmaya çalışılıyor ama, gizli tutmak ne mümkün !

Torpil’in zararları’nı, torpilin ilgili tarafları açısından irdelemek gerekir. Bunlar ise, a) Torpil yapan taraf, b) Torpil konusu şahıs veya eylem. ve, c) Torpil yapılan taraf,

a) Torpil’in, torpil yapan taraf’a muhtemel zararları :
1.Olayın sorumlusu (şahıs ise kefili) olur.
2.Akıllara şaibe (kuşkulu durumlar) getirir.
3.Kendisini ve müessesesini yıpratır.
4.Konunun diğer ilgililerinin moral, motivasyon ve inançlarını zedeler.
5.Torpil konusu (özellikle bir şahıs ise) devamlılık arzeder.

b) Torpil’in, torpil konusu şahıs veya eyleme yaptığı muttemel zararlar :
1.Kendini kabul ettirmekte zorluk çeker. Çoğu kez ‘Falancanın adamı’ olarak anılır.
2.Torpil yapana, kendini sürekli borçlu hisseder.
3.Ekibe üye olmakta zorlanır.
4.Destek sağlayamaz. Tersine, açık veya gizli kösteklenir.
5.Dikkat çeker, gözlenir, eleştirilir.

c) Torpil’in, torpil yapılan taraf’a muhtemel zararları :
1.Kendisini ezilmiş, otoritesi ihlale uğramış hisseder.
2.Morali, motivasyonu bozulur.
3.Torpil yapana ve kurumuna güveni zedelenir.
4.Torpil konusuna karşı ön yargılı olur.
5.Torpil konusunda, sürekli, çevrenin gözetimi altında tutulur.

Amiriniz size belirli bir konuda (Örneğin departmanınıza bir eleman alımı konusunda) torpil yapmaya kalkarsa ne yapmalısınız ?
1.Öncelikle akıllı olun, duygularınızla hareket etmeyin. Unutmayın ki, şahıslar da, müesseseler de, zaman zaman çeşitli çevrelerin etkisi altında kalabilmektedirler.
2.Torpil yapılan şahıs hakkında ön yargılı olmayın. Onu, tarafsız bir gözle tanımaya ve değerlendirmeye çalışın. Günümüzde torpil, iş aramada başvurulan standart yöntemlerden birisi haline gelmiş durumda, maalesef. Dolayısı ile, o da çok suçlu sayılmaz.
3.Değerlendirme sonucunuz olumlu ise, şahsı kazanmaya çalışın.
4.Değerlendirme sonucunuz olumsuz ise, nedenlerini somut bir şekilde listeleyin. Sonra, bu nedenleri ortadan kaldırabilmek için elinizden gelebilecek hususları saptayın (Örneğin, eğitim ve geliştirme gereksinimi gibi). Eğer, olumsuzluk hala devam ediyor ise, konuyu amirinize götürün. Bunun sonucunda, belki şahıs, daha yararlı (veya daha az zararlı) olabileceği bir başka göreve atanabilir. Veya, en azından, size, ileride birileri, ‘Niye bizi zamanında uyarmadın ?’ diyemezler.

12 Ağustos 2012 Pazar

Turizm mi suçlu biz mi ?

Çalıştığımız ortamlarda hangi mevkide olursak olalım en ufak bir olumsuzluk anında ilk söylenen söz " turizm böyle" .Turizm elle tutulan gözle görünen somut birşey olmadığından hemen topu turizm olgusuna atmak işin kolay tarafı.Ama malesef turizm çalışanları nedense kendi hatalarına bakmayıp işin içinden sıyrılmak için turizm böyle deyip kestirip atmaktadırlar.
Her ortamda sıkça karşılatığımız memnuniyetsizlik,dedikodu sürekli şikayet gibi faktörler çalışanları kendi içlerinde etkilemekte ve zamanla bir hastalık gibi tüm ortamı sarmakta suçlu olarakta yine turizm gösterilmekte.Turizm'in kimseye bir şey yok.Biz insanlar ne yapıyorsak kendi kendimize yapıyoruz.Kendi kişisel hırslarımız sonucunda iş ahlakı gibi temel konuları unutup birbirimizi yemeye başlıyoruz.
Bu tür yanlış hareketler malesef günden güne otel çalışanları içerisinde artmakta.Adam kayırma,yalakalık,bir kişinin üzerine oynama,açık arama vb. bir çok hareketi yapan insanlar yaptıklarına bakmayıp turizm böyle diyerek suçluyu Turizm olarak belirliyorlar.
Hani derler ya dünyanın çivisi çıkmış,işte turizminde iş ahlakına uygun olarak çalışmayan insanlar yüzünden ne çivisi kalmış ne de tahtası.
Bu tür olaylara hemen hemen her otelde bir şekilde rastlarsınız.İnsanlar kendi işlerini yapacaklarına başkalarının işlerine burunları sokarak iyi birşey yapıyorlarmış gibi kendi akıllarınca puan kazan kazanmak için ispiyondan tutunda işgüzarlığa kadar her yolu denerler.Sonuçta bu tür insanlar yaptıkları kötü davranışların karşılığını mutlaka ama mutlaka er yada geç alırlar ancak unuttukları birşey vardır ders almayı bilmezler.
Suç turizm de değil bizler yani insanlar da.İyiliğinde kötülüğünde kaynağı insandır.Herkes kendi üzerine düşen görevi yapsa,başkasının işine burnunu sokmasa kısacası iş ahlakı bilinci ile çalışsa sorunların büyük bir kısmı azalır.
Karşılıklı sevgi,saygı,hoşgörü,yardımlaşma gibi duygular arttıkça hem insan kendi kazanır hem iş arkadaşı kazanır hemde işyeri kazanır.

10 Ağustos 2012 Cuma

ÖRGÜTSEL YAPTIRIM GÜCÜNÜ KÖTÜYE KULLANAN YÖNETİCİLERDE GÖRÜLEN ORTAK ÖZELLİKLER

1. KONROLU TAMAMİYLE ELİNDE BULUNDURMA ARZUSU

2. BAŞKALARININ ÇUVALLAMALARINDAN ZEVK ALMA

3. AŞIRI SAYGI GÖRME İSTEĞİ, KİBİR

4. KENDİNİ DAİMA HAKLI GÖRME VE İSRARCILIK

5. AŞIRI VE/VEYA GEREKSİZ İLTİFAT

6. MORAL BOZMA

7. AŞIRI GÜVENSİZLİK

8. KISITLI SOSYAL ÇEVRE

9. RAKİP İSTEMEME

10. KOLAYLIKLA İNSAN HARCAMA

11. İTİRAZDAN HOŞLANMAMA

12. BAŞKALARININ MESLEK HAYATLARI İLE OYNAMA

13. TARAF TUTMA

14. ADALETSİZ TUTUM VE DAVRANIŞLAR

15. TUTARSIZ KARAR VE UYGULAMALAR

9 Ağustos 2012 Perşembe

Ölümcül yönetim hastalığı:Yetkilendir(e)meme....

Önceki yazımda Yönetim Temsilcilerinin bir müddet sonra “külyutmaz” bir hal alacağından bahsetmiştim. Buradan yola çıkarak senaryomuzu başa geçmiş bir idareci olarak ele alalım. Yani üst düzey yönetici (ler). İşte burada en istemediğimiz bir benlik sendromu karşımıza çıkabiliyor. Asıl tehlike burada başlıyor. Bu yazımda kastedilen kişi, işin başında bulunan kişilerdir. Hastalığın adı, delegasyon yani yetkilendirme (me) hastalığı ve sonuçları. 

İşletmelerde yetkiler en üst düzeydeki yöneticide toplanır. Bunu, Genel Koordinatör, Genel Müdür, Departman Müdürü olarak düşünebilirsiniz. Ancak, aşağıdaki a ve b maddelerinden dolayı en azından iki nedenle en üst düzeydeki yönetici bu yetkileri diğer kişilerle paylaşmak durumundadır:

a) Yönetici\`nin uzmanlık alanının belirli ve sınırlı olması: Ne kadar etkin, gelişmiş, deneyimli, bilgili ve akıllı olursa olsun, orta ve büyük ölçekli işletmelerde görevli hiç bir yönetici, işletmedeki tüm fonksiyonları (Üretim, Finansman, Yasal İş ve İşlemler, Satın Alma, Depolama, Maliyet Muhasebesi, Genel Muhasebe, İnsan Kaynakları, Satış ve Pazarlama, Bakım ve Onarım, Halkla İlişkiler, gibi) bizzat yerine getirme kapasitesine sahip değildir. 

b) Yönetici\`nin zamanının sınırlı olması: Ne kadar etkin, gelişmiş, deneyimli, bilgili ve akıllı olursa olsun, orta ve büyük ölçekli işletmelerde görevli hiç bir yönetici, işletmedeki tüm fonksiyonları (Üretim, Finasman, Yasal İş ve İşlemler, Satın Alma, Depolama, Maliyet Muhasebesi, Genel Muhasebe, İnsan Kaynakları, Satış ve Pazarlama, Bakım ve Onarım, Halkla İlişkiler, gibi) bizzat yerine getirme zamanına sahip değildir. 

Yukarıda değindiğimiz iki temel nedenle, yöneticiler, sorumluluklarında bulunan fonksiyonel yetkileri işletmelerde görevli diğer kişilere kısmen veya tamamen delege etmek durumundadırlar. Thoeodore Roosevelt\`in bu konu ile ilgili bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: “En üstün yönetici, işlerini en iyi şekilde yapacak nitelikteki kişilere görev verip, görevlerini yaparlarken onların işlerine burnunu sokmaktan kendini alıkoyabilen kişidir.” 

Hal böyle olmakla birlikte, eğitim, kültür, bilgi, görgü, zeka düzeyi açılarından seçkin konumda olanlar dahil, birçok yöneticinin, delegasyon (yetki devri / görevlendirme) konularında ciddi hatalar yaptıkları sıkça görülmektedir. 

Delegasyon konusunda yapılan hatalar, gerek işletme, gerek yöneticinin kendisi ve gerekse işletmede çalışan diğer kişiler açısından, tedavisi mümkün olmayan (ölümcül) işletme hastalıklarına neden olabilir. 

Yaptırım gücünü kötüye (delege etmemeye) kullanan yöneticilerde görülen ortak özellikler aşağıda özet olarak sıralanmıştır; 
1. Konrolu tamamiyle elinde bulundurma arzusu 
2. Başkalarının çuvallamalarından zevk alma 
3. Aşırı saygı görme isteği, kibir 
4. Kendini daima haklı görme ve israrcılık 
5. Aşırı ve/veya gereksiz iltifat 
6. Moral bozma 
7. Aşırı güvensizlik 
8. Kısıtlı sosyal çevre 
9. Rakip istememe 
10. Kolaylıkla insan harcama 
11. İtirazdan hoşlanmama 
12. Başkalarının meslek hayatları ile oynama 
13. Taraf tutma 
14. Adaletsiz tutum ve davranışlar 
15. Tutarsız karar ve uygulamalar 
16. Personel içinden casus (ispiyoncu) edinme (en tehlikelisidir ve çok görülür) 

Bilindiği üzere, delegasyon yetki veya görev devri demektir. Yönetici her işi kendi yapmaya kalktığı takdirde ast\`ı o işi yeterince öğrenemeyecek ve dolayısı ile o iş ile ilgili sorunları göremeyecek ve geliştirici önerilerde bulunamayacaktır. Dolayısı ile, işletmelerinin, kendilerinin ve astlarının sağlığı açısından tüm yöneticiler yetki ve görevleri etkinlikle delege edebilmelidirler, etmelidirler. 

Çok sevdiğim bir anonim öyküyü yazmak ve hatırlatmak bence bu konunun en güzel açıklaması olacaktır. Alttaki yazıyı kopyalayıp duvarınıza asabilirsiniz.

Öykümüz HERKES, BİRİSİ, HERHANGİ BİRİ, HİÇ KİMSE adlı dört kişi hakkında 

Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve HERKES, BİRİSİ’ nin bu işi yapacağından emindi. 
Gerçi, işi HERHANGİ BİRİ de yapabilirdi, ama HİÇ KİMSE yapmadı. 
BİRİSİ buna çok kızdı, çünkü iş HERKES’ in işiydi. 
HERKES, HERHANGİ BİRİ’ nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu ama HİÇ KİMSE, HERKES’ in yapamayacağının farkında değildi. 
Sonunda HERHANGİ BİRİ’ nin yapabileceği bir işi HİÇ KİMSE yapmadığı için HERKES, BİRİSİ’Nİ suçladı. 

İşte delege (yetkilendirme) etmemenin ve delege edememenin en güzel açıklaması herhangi bir iş’de olabiliyor. Siz siz olun, Delege ediniz, Yetkilendiriniz ve Sağlıcakla kalınız. 
Teşekkürler Aydın Hocam.
Ahmet Cem Yenal

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Olağan Üstü Olaylara Müdahale Etme


Olağan üstü olaylarla ne zaman karşılaşılacağı önceden tahmin edilemez. Hastalık, ölüm,
kaza, hırsızlık, cinayet, misafirlerin çıkardığı kavgalar ve otele verdikleri zarar vb. olağanüstü
olaylardır. Otelde çalışanlar, bu tür olaylarla karşılaştıklarında nasıl davranmaları gerektiğini
önceden bilmelidirler. Karşılaşılan olaylarda otel personeli sükunetini asla kaybetmemeli,
heyecanlanmamalı ve doğal hareket etmelidir. Aksi bir davranış; otelde konaklayan diğer
misafirlerin ve personelin de telaşlanmasına neden olabilir. Telaşlanıp paniğe kapılan kişilerin sağlıklı
düşünüp doğru karar vermeleri zorlaşır.
Meydana gelebilecek herhangi bir kaza durumunda yapılması gerekenler 
Kaza geçiren kişinin yaralanması durumunda vakit kaybetmeden santral,resepsiyon,güvenlik ve kazanın oluş zamanına göre güvenlik müdürüne,operasyon müdürüne,nöbetçi müdüre,gece müdürüne haber verilir.. Kazanın meydana geldiği alanda seyirci grubu oluşmaması ve yaralıya bilinçsiz müdahale yapılmasını önlemek amaçlı  bölge boşaltılarak kalabalık uzaklaştırılır.Doktora yardım edilerek, doktorun  talimatları doğrultusunda hareket edilir.
 Kaza geçiren kişinin kaza yerinde ölmesi durumunda, “ 0 “ nolu telefondan santral,resepsiyon,güvenlik ve olayın 
oluş zamanına göre güvenlik müdürüne,operasyon müdürüne,nöbetçi müdüre,gece müdürüne haber verilir.
Cesetle temastan kaçınılır. Olay mahalli  kapalı bir alan ise o bölge kapatılarak emniyet mensupları gelene kadar
içeri kimse alınmaz. Olay açık alanda meydana geldi ise, cesedin üstü battaniye örtmek suretiyle kapatılır, 
bölge güvenlik şeridi ile çevrilerek olay mahalline kimsenin yaklaşmasına izin verilmez.     

 Herhangi bir kaza durumunda güvenlik müdürü,operasyon müdürü,nöbetçi müdür,gece müdürü  tarafından GM’ye
kaza hakkında bilgi verilir. Güvenlik görevlisi tarafından bölgenin emniyeti sağlanır. Konuya müdahil olunduktan
sonra olayın mahiyetine göre GM’ ye sunulmak üzere güvenlik müdürü tarafından olay ile ilgili tutanak hazırlanır.

 Olay raporu hazırlanırken kullanılacak ifadelere çok dikkat edilmeli olay mahallinin kaza geçirilmesine sebep olup 
olmayacağı iyice araştırılmalı, geçirilen kaza veya yaralanmanın sebep ve boyutları iyice araştırılmalıdır. Olaya
müdahale edecek ekibin bu konuda eğitilmiş ve bilinçli olması gerekmektedir.
  Tutanakta  yer alması gereken hususlar
·         Olayın mahiyeti ve konusu
·      Nedenleri
·         İlgili kişilerin isimleri
·         Tanıkların isimleri
·         Saat ve tarih
·         Meydana geldiği yer
·         Varsa doktor raporu ilave edilmelidir.
·         Olay bölgesi fotoğraflanır. ( Bu işlem GM’ nin uygun görmesi sonucu yapılır. )
Misafirin hastalanması durumunda yapılması gerekenler
§      Alınan bilgiler doğru ve hızlı bir şekilde değerlendirilir. Zamanın, bazı hastalıklarda çok önem
olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Sakin olunmalı ve doğal davranılmalıdır
· “ 0 “ nolu telefondan santral, resepsiyon, güvenlik, Güvenlik müdürü,Operasyon müdürü,Nöbetçi 
müdür,Gece Müdürüne  haber verilir.
·    Doktor ve yetkililerden biri gelmeden hasta yalnız bırakılmaz.
·    Doktor kontrolünde hastanın taşınması ve nakli konusunda yardımcı olunur.
·   Güvenlik müdürü'nün tutacağı raporlara doğru ve yorumsuz bilgiler yazılır.
Misafirin intihar etmesi durumunda yapılması gerekenler
§      İntihar eyleminin otelde gerçekleşmesi durumunda olayın ilk görgü tanığı (eğer varsa) misafirin
    yanında bulunan kişi ya da otel görevlilerinden biridir. Örneğin; Odaya temizlik amacıyla giren kat
görevlisi böyle bir durum ile  karşılaşabilir. Böyle bir durumda oda görevlisi olayı hemen “ 0 “ nolu telefondan 
santral, resepsiyon, güvenlik, Güvenlik Müdürü,Operasyon Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü aranarak
haber verilir.
  Güvenlik Personelinin yapması gerekenler
·   Otel doktoruna haber verilir.
·    Soğuk kanlı olunur.
·    Süratle olay yerine gidilir.
·     Misafir yaralı veya ölmüşse GM, Güvenlik Müdürü,Operasyon Müdürü bilgilendirilir.
·     Olay akşam saatlerinde gelişmiş ise DUM, gece saatlerinde gelişmiş ise NTM  bilgilendirilir.
·     Odaya ve olayın geçtiği bölüme kimsenin girmesine izin verilmez.
·    Soruşturma için, misafirin resepsiyon kayıtları alınarak bilgi vermeye hazır hale gelinir.
·    Odada ve olayın geçtiği bölümde hiçbir eşyaya el sürülmez ve yeri değiştirilmez.
·    GM’ nin bilgisi dahilinde kolluk kuvvetlerine ve misafirin acentasına haber verilir. ( Bu işlem Güvenlik müdürü tarafından yapılır. )
·   Otel misafirlerini huzursuz edici davranışlardan kaçınılır, olay yerinde kalabalık ve seyirci grubu  yaratılmasına
asla müsade edilmez.
Olay ayrıntılı şekilde rapor edilir
Misafirin ölümü halinde yapılması gerekenler :
§      Böyle bir durumla karşılaşan otel görevlisi tarafından misafirin ölmüş veya komada olup olmadığına
  bakmaksızın hemen “ 0 “ nolu telefondan santral, resepsiyon, güvenlik,  Güvenlik Müdürü,Operasyon
  Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü ’ne  haber verilir.
·    Cesede asla dokunulmaz.
·    Olay gece saatlerinde gelişmişse Gece Müdürü  bilgilendirilir.
·    Ceset odada bulunuyorsa klima açılır (yaz)  veya kapatılır.  (kış)
·    GM bilgisi dahilinde kolluk kuvvetlerine  ve acentasına haber verilir.Bu işlem Güvenlik Müdürü tarafından yapılır.
·    Otele gelecek emniyet görevlileri doktor ile birlikte yapılması gereken yasal prosedürü yerine getirecektir.
    Odaya veya olayın geçtiği bölüme kimsenin girmesine izin verilmez
·    Soruşturma için, misafir kayıtları ve eşyalarının listesi yapılır ve tutanak tutulur.
·    Odada ve olayın geçtiği bölümde hiçbir eşyaya el sürülmez yeri değiştirilmez.
·  Otel misafirlerini huzursuz edici davranışlardan kaçınılır, olay yerinde kalabalık ve seyirci grubu    oluşmasına
   izin verilmez.
·    Ceset  taşınırken boş alanlar ve servis asansörleri kullanılır.
· GM’ nin bilgisi dahilinde acenta veya otel yetkilisi Güvenlik Müdürü,Operasyon
 Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü tarafından, ölen misafirin yakınlarına uygun bir şekilde haber verilir.
·  Her türlü ölüm olaylarında olaya şahit olan personelin konu hakkında konuşmaması ve diğer   misafirlerin olayı
 duyması ihtimalinin asgariye indirilmesi gerekir.Olay ayrıntılı olarak rapor edilir.
Otelde cinayet olması halinde yapılması gerekenler
·    Sakin olunarak “ 0 “ nolu telefondan santral, resepsiyon, güvenlik,Güvenlik Müdürü,Operasyon Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü' ne  haber verilir.
·  Durum çok çabuk gözlemlenir ve bilinen tüm bilgiler en ufak ayrıntısına kadar  Güvenlik Müdürü ’ ne bildirilir.
· Güvenlik görevlileri olay yerine gelene kadar, cesede ve cesedin bulunduğu ortama kimsenin dokunmasına izin
verilmez, olayın geçtiği bölüme kimse yaklaştırılmaz.
·  Güvenlik Müdürü'nün  talimatları uygulanır.
Misafirler arasında kavga çıktığında yapılması gerekenler
§      Otel içinde kavga eden misafirlerin sakinleşmelerinin sağlanması, diğer misafirlerin de rahatsız
 olmamaları açısından çok önemlidir. Kavga eden kişilerin ikna edilip, genel alanlar dışına çıkarılmaları ve ayrı ayrı
 odalara alınmaları sakinleşmelerine yardım edecektir. Otel görevlileri olay hakkında yorum yapmamalı ve hiçbir
  şey olamamış gibi doğal davranmalıdır.
Otel  personelinin yapması gerekenler
·  Sakin olunarak “ 0 “ nolu telefondan santral, resepsiyon, güvenlik,  Güvenlik Müdürü,Operasyon
Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü' ne   haber verilir.
Güvenlik personelinin yapması gerekenler
·    Süratle olay yerine gidilir.
·     Kavga eden taraflar birbirinden hemen ayrılarak uzaklaştırılır.
·     Yaralanma söz konusu ise hemen doktor çağırılır.
·      Kavga eden taraflar genel alanlar dışına çıkarılır.
·      Kavga edenlere asla kaba davranılmaz.
·    “Bize güvenin sorunu çözeceğiz lütfen sakin olun” cümleleri kullanılır.
·       Kavga eden taraflardan olayı tekrar tekrar anlatmaları istenmez.
·       Misafir sakinleşene kadar asla yalnız bırakılmaz.
·       Misafirler sakinleşip normale dönene kadar görünmeyecek ve dikkat çekmeyecek bir şekilde takip edilir.
·       Olay ayrıntılı bir şekilde rapor edilir.
Otelde hırsızlık olayı meydana gelmesi durumunda yapılması gerekenler
Bazı misafirler havlu, bornoz, televizyon, klima kumandaları v.b. eşyaları otelden ayrılırken beraber götürebilirler.
Bir çok otel bu kayıplarını reklam gideri olarak kabul etmektedir. Götürülen küçük eşyaların üzerinde otel
amblemi, adresi ve telefon numaraları bulunmaktadır. Çarşaf, tablo, masa lambası, telefon, televizyon, klima
kumandaları gibi eşyaların misafirler tarafından götürülmesi, otellere yüklü bir maliyet getirmektedir. Bu kayıpları
önlemek oldukça güçtür. Otelden ayrılan her misafirin bagajını aramak mümkün değildir.
Bu kaybı en aza indirmek için yapılması gerekenler
·   Odayı boşaltan misafirden sonra oda, kat görevlisi tarafından  kontrol edilir.
·  Eğer eksik eşya var ise, eşyanın tanımı yapılarak hemen “ 0 “ nolu telefondan santral, resepsiyon, güvenlik, Güvenlik Müdürü,Operasyon Müdürü,Nöbetçi müdür,Gece Müdürü' ne   haber verilir.
·                         Örnek ; Güvenlik Personeli çok nazik bir şekilde misafire yaklaşarak” çok özür dilerim odanızda bulunan   TV kumandası kazayla eşyalarınızın arasına karışmış olabilir mi acaba? Beraber bakabilir miyiz?” ifadesini kullanır. Bagajında otele ait bir eşya çıktığında misafirler çoğunlukla dikkatsizlikle eşyaların arasına karışmış olabileceğini söyleyerek eşyayı bırakmaktadırlar. Böyle durumlarda olay emniyet birimlerine aksettirilmez, otel personelinin incelik ve sabırla davranması gerekmektedir
Mis          Misafire ait eşyaların çalınması durumunda yapılması gerekenler
              Genelde misafirler kaybolan ya da çalınan eşyalarını resepsiyona veya Guest Relation’ a  bildirirler
               Resepsiyon veya Guest Relation  görevlisinin yapması gerekenler

·     Müşterinin oda numarası ve adı soyadı alınır.
·     Çalınan veya kaybolan eşyanın cinsi sorulur.
·      Nerede ve nasıl kaybettiği sorulur.
·      Kaybolan ve çalınan para veya ziynet eşyası ise “kasada mıydı, değil miydi, keşke kasaya  
    koysaydınız” şeklinde yorum yapılmaz.
·    Olayla ilgili hiçbir yorum yapılmaz.
·   Misafire konuyu hemen Güvenlik Müdürüne bildireceğini söyleyerek, misafirin ve Güvenlik Müdürünün bir an 
  önce görüşebilmeleri için randevu ayarlanır.   
Güvenlik Müdürü ve güvenlik personelinin  yapması gerekenler
·  Olayla ilgili bilgiler toplanır.
·   Vakit kaybetmeden müşteri ile temasa geçilir ve olayın nasıl, nerede olduğunun bilgisi alınır.
·   Olayı ne zaman fark ettikleri sorulur ( bu soru çok önemlidir çünkü, olayın oluş tarihi ile fark ediliş tarihi
arasındaki zaman  tahkikatın yürütülmesi açısından büyük önem taşır.)
·   Misafirden tüm detaylar sözlü olarak alınır veya misafirin vermiş olduğu ifade anı ses kayıt cihazı
   ile kayıt altına alınır. ( Bu işlem, daha sonra misafirin ifadesini değiştirmesi durumunda önemli bir
   kanıt olarak kayıtlarda bulunacaktır ) Güvenlik Müdürü Gerekli bilgileri alındıktan sonra tutanakla belgeler ve
   tahkikat başlatır.
·   Eşya misafirin odasında kaybolmuş ise oda kapısı okutulur.
·   Alınan listeye göre olay tarihleri arasında odaya giriş yapan personelin  ifadesi alınır.
·  GM’ nin uygun görmesi durumunda olay yerine  “ Olay Yeri İnceleme Ekibi ”çağırılarak parmak izi örneği
aldırılır ve şüphelenilen  kişilerin parmak izleri ile karşılaştırılır.
·  Olaya karışan personelin soyunma dolapları, varsa personel lojmanındaki odası, özel eşyaları ve üstü aranır.
·   Güvenlik Müdürü şüphelendiği personeli soruşturma için, kolluk kuvvetlerine  sevk  eder.
·    Bu gelişmeler yaşanırken misafirin talebi doğrultusunda ya da talebi olmadan, hiçbir evrak ve tutanak GM onayı
olmadan misafire verilmez.
·   Gelişmelerin ve araştırmaların akışı, otel menfaatleri gözetilerek müşteriye bilgi amaçlı, sözlü olarak verilir.
·   Olay hakkında ve sonuçla ilgili Güvenlik Müdürü tarafından tahkikat tutanağı düzenlenerek GM’ ye bilgi verilir.