22 Temmuz 2012 Pazar
BAŞARININ YAŞI
Bazen kendimizi çok yorgun, bitkin ve isteksiz hissettiğimiz olur. Böyle zamanlarda kendimizi çökmüş ve
ihtiyarlamış hissedebiliriz.Ya da herhangi bir girişimde bulunmak istediğimiz zaman, "Benim için çok geç! Artık
yaşlandım.Yıllar evvel yapmalıydım!" gibi mazeretler ileri sürebiliriz.Bu mazeretlerimiz doğru gibi düşünülebilir.
Yani bazı şeyleri zamanında yapmak gerekir. Ama beklediğiniz takdirde zaman geçecek ve o yapmak
istediklerinizi halen yapamamış olmanın verdiği sıkıntıyı taşıyacaksınız. O halde beklemeyin.Geçmişteki
başarısızlıklarımıza takılacağımıza, onu nasıl telafi edebileceğimizi ve aslında zamanı geçmiş gibi görünse de
birçok şeyi halen yapabileceğimiz gerçeğini gözden kaçırmamalıyız.
Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı.Pasteur, kuduz
aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı. Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti.
Selimiye Camii'ni tamamladığında ise 86'ya ermişti.
Gençlik, hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, kendisinden
şüphesi derecesinde yaşlıdır. Kişi cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitleri
derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları
ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu
buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsan ihtiyar olmaya
karar verdiği gün ihtiyardır. Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz. Yaşlanmak bir dağa
tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.