Sayfalar

Translate

19 Temmuz 2012 Perşembe

TURGUTREİS’de OTELCİLİK ve OTELLERİN DURUMU.

Böyle bir yazı daha önce kaleme alındı mı alınmadı mı bilemiyorum. Ama birisinin başlaması gerekiyordu ben de ilk adımı atmak istedim. Ümit ederim ki meslektaşlarımızın da bu yazıya katkıları olur hatta olmalıdır. Çünkü ben Turgutreis’te yaşıyorum ve buranın eşsiz güzelliklerinin daha iyi olmasını istiyorum. Galiba bana biraz dokundu. Bodrum denince akla ilk gelen Bodrumun merkezi başta olmak üzere Göltürkbükü, Gündoğan, Torba, Bitez, Gümbet gibi sosyetik ve eğlencenin bol olduğu yerler geliyor. Turgutreis, Yalıkavak, Akyarlar ve hele Bağla pek akla gelmeyen veya gidilmesi uzak gibi (!) görünen yerler olarak algılanıyor. Gümüşlük’ü buranın dışında tutuyorum. Oranın “Balık Restoranları” adı çıkmışlığı ile yoluna-uzaklığına bakılmadan bir seferde olsa gidiliyor. 2005 den sonra Turgutreis’te birkaç tane 5 yıldızlı otel yapıldı. (Gardens of Babylon, La Blanche, Kefaluka, Aegean Dream, Xanadu Iland, v.s) gibi. Daha önceden de yapılan bir kaç otel var. Bu işletmelerin müşteri yoğunluğu Acentalar kanalı ile pazarlanıyor ve fiyatları da iyi. Konumuz bu kurumsal işletmeleri kapsamıyor. Bu işletmeler rasyonel bir şekilde yönetiliyor. Ancak bu işletmeleri de ilgilendiren ve sıkıntıya sokan tek konu PERSONEL. Bu konuya ileri satırlarımızda değineceğim. Turgutreis’in asıl derdi seneler önce sahil şeridinde yapılmış olan 25-65 oda kapasiteli oteller ile Apart Oteller. Zamanının inşaat anlayışı ve yapı malzemesi imkanları ile inşa edilmiş oteller artık tabanından tavanına kadar harap olmuş durumdalar. Her ne kadar zaman zaman tadilatlar yapılmak istense de gerek mal sahipleri gerek kiracılar yenileme maliyetlerini karşılayacak bütçelere (?) sahip olmadıkları gibi yaptıkları her şey bir bilene danışmadan yapılmakta. Domalan ve Bahçelievler mevkiindeki otellerin neredeyse tamamı ya satılık ya da kiralık. Üstelik kiralıklar her sene ayrı bir kiracı değiştiriyor. Satılıklar da rant sebebiyle alınıp satılıyor, hem de bir çivi çakılmadan. Birileri Ankara’da, İstanbul’da yani Büyükşehirlerdeki emlakcılara ilan vererek bu işletmelerin lafla ve getirisiyle makyajını yaparak otelcilik ve turizmle alakası olmayan kenarda köşede biraz parası olan hevesli kişilere bu işletmeleri kiralıyorlar. Bunların aşırı akıllı pazarlamacıları ise yurt dışında birikim yapmış olan ileri akıllı Türklere satıyor. Sizlere bir örnek; 64 odası olan 20 yıllık bir oteli yıllık 300 bin lira kira bedeli ile kiralamışlar.(?) Burada sezon üst üste toplasanız tam 75 gün. Evet, sezon 5-6 ay ama doluluk oranları ay ortalamasında %50 yi bulmamakta. Ve işin en hazin tarafı ise küçük olan bu otellerin kişi başı (Oda-Kahvaltı) 5-8 pounda satılması. Kiracı bu işten zaten anlamıyor, bakıyor ki gelen giden yok, hemen bir acenteye veriyor. Acente de “Buranın fiyatı bu, bu fiyattan yukarı satamayız, istersen” diyor. Kiracı çaresiz.... Sezon sonu, gelsin başka birisi.... Turgutreis’teki otelciler arasında bir birlik beraberlik yok. Olması da mümkün değil. Herkes kendi can derdinde. Bu durum her şeyden önce Turizme ve Otelciliğe inanılmaz zararlar veriyor. Burayı ne Turizm Bakanlığı ne de yerel Belediye denetliyor. Belediyeyi bir kenara koyalım. Otel denetlemesini yapmak için ciddi otelcilik bilgisine sahip olmak gerekir. Yani Belediye bu işi yapmak için yeterli ne elemanı ne de bilgisi var. Bunu neden yazdım? Çünkü buradaki otel işletmelerinin çoğu Belediye belgeli oteller. Belediyenin de bu otelleri denetlemeleri işlerine gelmez. “Zaten sezon kısa, millet kıt kanaat bir şeyler yapmaya çalıyor, bir de ben bunları mağdur etmeyeyim” diyor herhalde. Tamamda, o zaman Belediye ön ayak olup bu işletmelere bir çağrı yaparak bir birlik ve strateji geliştirmeli. Belediye sezon başında Turizmle ilgili elemanlar için kurs açtı. Kaç kişi gitti ve belge aldı bilemiyorum. İnşallah faydası olmuştur. Şimdi buradan Turizm Personeli konusuna değinmek gerekiyor. Bir kere bilinmesi mutlak gerekiyor ki, burada SGK bordrosuna asgari ücret yazılsa dahi ücretler asgari ücretin altında. Ne kadar çalışan sigortalı yapılıyor o da ayrı bir sorun. Tüm bunları geçelim. Buranın (Bodrumun) yerlisi Turizmde çalışmıyor. Çalışanlar çoğunlukla Milas gibi yakın yerleşim bölgelerinden veya doğu bölgelerinden geliyor. Antalya, Alanya, İzmir ve İstanbul da bu meslekte tecrübeli olanlar Turgutreis’e çalışmaya gelmez. Ücretler düşük, Bahşiş yok, eğlence çok kısıtlı, ulaşım pahalı, Yatacak yer sıkıntısı var. En önemlisi sezon 4-5 ay, sonra güle güle. Hangi deneyimli eleman buraya çalışmaya gelir? Çoğunlukla eğitim seviyesi düşük, lisan bilgisi olmayan, Türkçesi kaba personel istihdam ediliyor. Bunları zaten eğitmeye zaman yok. İşe alınan bir kaç gün sonra serviste iş başı yaptırılıyor. Sakın kaliteyi sormayın. Boş tabak masanızdan alınıyorsa siz ona dua edin. Bu sorun aslında bizim buraların değil genelde hemen hemen her turizm bölgesinin sorunu. Önümüzdeki senelerde de aynı sorunu yaşayacağız. Herkese bir sorum var; “Siz hiç Turgutreis’e geldiniz mi?” Lütfen bir kere geliniz. Güneşin en güzel battığı bu ilçeyi bir kere ziyaret edin. Her şeye rağmen burada yaşıyorum, burası yine de çok güzel. Saygılarımla Ahmet Cem Yenal