Sayfalar

Translate

9 Temmuz 2012 Pazartesi

OTEL İŞLETMELERİNDEKİ MİKSERLER!

Konu olan MİKSERLER otel mutfağında bulunan mikserler değil. Allaha çok şükür mutfak mikserleri verilen görevi yerine getiriyor başı boş çalışmıyor. Bu Mikserler başka; 2 gruba ayrılırlar; Birinci Mikserler; Okumuş ve hatta Turizm eğitimi almış kişilerdir ne yazık ki. Bunların hedefleri önüne kim çıkarsa her bir şekilde (Dedikodu-İftira-Taciz) onları yok etme çabası içindedirler. Mobbing yöntemi ile ezer geçerler. Yatsı'da külah önlerine düşer ve neden gittiklerini kimse bilmezden gelir. Bu tipler maalesef her Otelde vardır ve var olacaktır. Profesyonel bir yetkili tarafından üç günde bu kişilikler çözülür. (Ezme-Ezilme yöntemi) İkinci Mikserler; Gökten zembille inmiş, patronun bir tanıdığı tarafından tavsiye edilen ve/veya her bir haltı bilir diye takdim edilen açıktan gelen AVANTACILARIN, iş bilmez Patronlara önerdikleri zat-ı muhterem şahsiyetlerdir. Bunları kişiliklerini (Kişiliksizliklerini) hepimiz maalesef biliriz. Ama maalesef bu YARATIKLARIN önü kesilmez ve bizler de aval aval bakarız. Korkarız, “Patronun adamıdır, aman karışmayalım yoksa şu üç kuruşluk işimizden olmayalım” diye katlanırız. Çalıştığınız tüm kurumsal veya kurumsal olmayan otel işletmelerinde bu YARATIKLAR bulunur. Bu YARATIKLAR, her nereden bulduğu maddi imkanlar (!) ile tesis ettiği tesisin tanıdık yalakaların tavsiyeleri ile boşta gezen elemanları ile dolduruşa gelen bilinçsiz kişilerdir. Bir bakarsınız öyle cevval hareket ederler ki, eğitimini gördüğünüz mesleğinizin yanlış olduğuna kanaat edersiniz. “Vay be bize yanlış öğretmişler” dediğiniz de olur. Hatta doğru bildiklerinizde bile ikileme düşersiniz. “Ben ne öğrendim, kimim, ne yapıyorum, görevim neydi” gibi soruları kendi kendinize sorar hale gelirsiniz. Belli bir zaman geçer. Bu YARATIKLARIN bir halt olmadığı zaman içinde tescil edilir. Ama iş işten geçmiştir. Verilen zararın telafisi (tamiri) zaman alır. Ve ne yazık ki onu başa getiren PATRON hala bunu kabullenmemekte ısrar eder. Bu ısrar, patronunun kendisini aklaması dışında bir ego tezerruhatından başka bir şey değildir. Yanlış yaptığını bir türlü kabul edemez. Çünkü o, Patrondur. Yaratıklar da ikiye ayrılır. Bu çok önemlidir. DİŞİ ve ERKEK yaratıklar. Bunların dişileri çok tehlikelidir. Dişileri, zaman içinde yanlış yaptıkları tescil edilse dahi Patron da ve diğer yöneticiler pek karışmaz. Dişinin dişleri ile hiç kimse muhatap olmak istemez. Çok agresiftirler (saldırgan). Nedeni ise yanlışlarını kabul etmez ve her birimi sorumlu tutarlar. Kendi yanlışlarını diğer sorumlulara atarlar, aklanmak için. Erkek Yaratıklar ise daha farklıdır; bu tipler, önüne gelen kişileri muhabbetle tavlar, yandaş olduğu izlemini verip (R.B.R) Rakı-Balık-Roka konsepti içinde zehirlerinin nereye varacağını hesaplarlar. Bu bir müddet devam eder ve ne yazık ki arkadaşların birbirine düşürülmesi (nifak) ile son bulmaya yüz tutar. Olay açığa çıkmış ama iş işten geçmiştir. Kaos devam eder, ne var ki akıllı bir yönetici Patronu ikna edinceye kadar. Patronu ikna etmek hiç kolay değildir. Çünkü O muhterem kişiler patronun en yakını veya patron tarafından tavsiye edilen kişidir ve patron ona bu yanlışı bir türlü kabul edemez. Ve iş işten geçer…. Dönülmesi ve telafisi zor bir dönem başlar. Yeter ki Patron hatasını anlasın. İşte halimiz bu. Paran var mutlu değilsin, paran yok yine mutlu değilsin hesabı… Sen sen ol, YALAKALARA - MİKSERLERE teslim olma. Teslim olduğun müddetçe hem kendine hem de Türk Turizmine zarar vereceksin. Akıllı ol, seçimini doğru yap ve başarıyı yakala. Sayın (saymayacağım ama) yatırımcı, bu işler, öyle zannettiğiniz gibi basit değildir. Otelin başına oğlumu-kızımı getireceğim gibi akılsız hedefler koyma. Kaybedersin ve kaybetmeye de müstahaksın. Yine de Sağlıcakla kalın. Saygılarımla Ahmet Cem YENAL 03.04.2012